yandex

Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği

Küçükbaş Hayvan Yetiştiriciliği

Yıllardır eti, sütü, yapağı ve derisi ile insanların önemli ihtiyaçlarını karşılayan koyunlar, ülkemizin hemen hemen her bölgesinde yetişebilir. Koyun yetiştiriciliğinde iyi bir meraya sahip olmak önemlidir. Meralar; sürü büyüklüğüne göre hayvanlara uyumlu olmalıdır.

Koyunlara verilen kaba yemin büyük bir kısmını, kesif yem maddelerinin ise bir kısmını temin edebilecek, ekilip biçilebilen arazinin olması koyun yetiştiriciliğinin karlılığı için ikinci koşuldur. Ayrıca tarla ve bahçe hasatlarından sonra kalan anızlarda koyunlarla otlatılarak meraların bir süre dinlenmesi sağlanmalıdır.

–           Meraların özelliği ve otlatma kapasitesi,

–           İklim ve kaba yem miktarı,

–           Et /süt ve yapağı

–           Arz talep durumları,

–           Kaliteli ve uygun damızlık temini,

–           İşgücü ve bakım maliyetleri,

–           Hayvan hastalıkları gibi faktörler göz önünde bulundurulmalıdır.

Bir koyunun günlük su ihtiyacı 10 Litre hesaplanmalıdır.

Yemlikler; kaba ve kesif yemlerin birlikte verilebildiği şekilde mümkünse ahşap ve polietilen malzemeden olmalıdır. Kolay temizlenebilen yemlikler tercih sebebidir.

Su yalakları, betondan, galvanizli sacdan ve tercihen polietilenden yapılabilir.

Suluklar; çamurlaşmaya neden olduğu için koyunların dinlenme yerlerine yerleştirilmemeli, ağızlarıyla yem artıkları getirebileceğinden dolayı da yemliklerden en az 25-30 m uzaklıkta olmalıdır.

Su otlağa su depolarıyla taşınıyorsa her 100 koyun için 5 metre uzunluğunda bir suluk hesaplanmalıdır. Suluklar arası mesafe, düz otlaklarda 1.500 metreyi, engebeli otlaklarda ise 500 metreyi geçmemelidir. Santaş su depoları olarak, küçükbaş hayvanlarınızın ihtiyaçlarına uygun litrelerdeki depolarımız hakkında detaylı bilgiyi satış ekibimizden edinebilirsiniz.

Koyunların Sağlıklı ve Uzun Ömürlü Yaşamı İçin Gerekli Şartlar;

  • Hayvanlar düzenli ve sürekli beslenmeli ve su verilmelidir.
  • Hayvanlar dış ortam şartlarında ve yaşam alanlarında rahat ettirilmelidir. Yazın sıcak bölgelerde güneş yansıtıcı boyalarla boyanan çatılarda et ve süt veriminin artış olduğu gözlemlenmiştir.
  • Hayvanlar ağrı, yaralanma, hastalıklardan korunmalı ve veteriner tarafından düzenli kontrol etmelidir.
  • Hayvanlar doğal davranışlarını gösterebilmeli, korku ve stresten uzak tutulmalıdır. Kışın yağmur ve dolu seslerinden doğan stres nedeniyle et ve süt verimlerinde düşüş olduğu gözlemlenmiştir.

Koyunlarda Beslenme

Beslenme; koyunların sağlığı, büyümesi, üremesi ve verimi ile doğrudan ilişkilidir.

Yem giderleri et, süt ve yapağı üretim girdilerinin %75’inden çoğunu içerir.

Koyunların besin madde tüketimleri; yaş, vücut ağırlığı ve fizyolojik dönemlere (aşım, gebelik gibi vs.) göre değişmektedir. Koyunların genetik kapasitesinde verim alınabilmesi için uygun çevre koşullarında, dengelenmiş rasyonla beslenmeyle mümkün olur.

Rasyon: Koyunun, besin ve kuru madde ihtiyaçlarını karşılayan ve işkembe içindeki asidi dengeleyen yem karışımından oluşan günlük yem oranıdır.

Kaba yem; Lif bakımından zengin (kuru maddesinde %16-18 den fazla ham selüloz içeren) yemlere denir (ot, sap, silaj vb.).

Kesif yem; Sindirilebilir besin içeriği yüksek, selüloz oranı az yemlere denir (arpa, buğday, mısır, ayçiçeği küspesi)

Koyunlar; rumen fermantasyonu sayesinde protein olmayan azotlu bileşikleri (selülozu) protein ve amino asitlere, enerjiye dönüştürebilen; yün, deri, süt ve et gibi çok çeşitli verim elde ettiğimiz geviş getiren hayvanlardır. Koyunlar; çayır, kök, yumru, dikenli bitkiler her türlü organik maddeyi tüketebilirler.

Hareketli ve sivri çeneleri, uzun ve güçlü dilleri sayesinde mera hayvanları olan koyunlar, zayıf meraları sığırlara oranla daha iyi değerlendirirler. Kuvvetli dişleri bitkilerin sert gövde ve köklerin öğütülüp sindirilmesini sağlar.

Mera haricinde, bahçe ya da tarlada yapılan koyun yetiştiriciliğinde arazinin daha düşük maliyetlerle değerlendirilmesi, gübrelenmesi, doğal yapısının korunması sağlanabilir.

Meralardaki koyun yetiştiriciliği, hayvanların çayır ve meraları hızlı tüketmeleri nedeniyle mera bakımını da önemli kılar. Buna dikkat edilmemesi durumunda merada devamlı hayvancılık yapma imkanı kalmaz.

  • Koyun ve keçilere verilen yemler taze olmalıdır. Yem değişikleri en az 7 gün önce denenerek yapılmalı, ani değişiklikler yapılmamalıdır.
  • Koyunların verilen su, 5- 30 °C sıcaklıkta olmalıdır. Dişilere doğum sonrası verilirken ise hafif ılık olmalıdır.
  • Yem, günde 2 eşit öğüne bölünerek verilmeli ve saatleri düzenli olmalıdır.
  • Yemlikler düzenli temizlenmelidir.
  • Koyunlara ve keçilere, verimlerine ve yaşlarına göre yem miktarı belirlenmelidir.
  • Kış aylarında de hayvanlar günde sabah akşam sulanmalıdır.

Temel Besin Maddeleri

Koyunların da, diğer hayvanlarda olduğu gibi su, enerji, protein, mineral ve vitaminlere ihtiyaçları vardır.

Su

Koyunların su ihtiyaç ve tüketimlerine etki eden faktörler;

  • Hayvanın vücut ağırlığı
  • Fizyolojik durumu (gebelik, süt verimi)
  • Yem çeşiti,
  • Yemlerin içerdiği protein,
  • Mineral madde miktarı
  • Su oranı
  • Çevre sıcaklığı

Yaz aylarının sıcak günlerinde konsantre yem yiyen koyunların su ihtiyaçları, baharda taze mera yiyenlerden daha fazladır. Fizyolojik durumlarına ve iklime koşullarına göre koyunlardaki su ihtiyacı, kuru madde tüketiminin yaklaşık 2-4 katı (2-8 litre) kadardır. Özellikle kuzu ve toklularda yeterli miktarda su yoksa, daha sonra düzeltilemeyecek biçimde kavruk kalabilir. Besideki kuzulara sürekli temiz içme suyu sağlanması, idrar taşı oluşum riskini azaltır. Ayrıca günde aralıklı su verilenlere göre yemden daha iyi yararlandıkları görülmüştür.

Su kaynakları her gün temiz tutulmalıdır. Kışın donuyorsa hayvanlara sıcak su, yazın sıcaklığın etkisiyle ısınan sular da ılık hale getirilmelidir. Koyun ve keçiler temiz ve taze suyu severler. Hayvanları durgun su ya da balçık sularında sulamak bakteri ve parazit  bulaşmasına neden olur. Su tüketiminin azalması, gaitanın su oranını düşürür, idrar renginin koyulaşmasına, boşaltım sayısı azalmasına neden olur. Yeşil gıdalar dışında yem tüketiminde azalma görülür. Susuz kalan hayvanların davranışlarında huzursuzluklar görülmektedir.

Enerji

Koyunların enerji ihtiyaçları; boyut, fizyolojik dönem, günlük sarfettiği yol, yapağı uzunluğu, soğuk, sıcak gibi iklim ve çevre koşulları yemin miktarı ve kalori ihtiyacı gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik göstermektedir. Ayrıca dişiler için gebeliğin son döneminde ve laktasyonda enerji ihtiyacı da artmaktadır.

Küçükbaş hayvanlar ne kadar çok hareket ederse enerji sarfı artar ne kadar az hareket ederse o kadar enerji sarfı da azalmaktadır. Örneğin uzak veya bakımsız bir merada otlayan hayvaların yeterli besine ulaşabilmesi için yaklaşık 2 kat daha fazla efor sarfederek hareket etmeleri yine rüzgarlı soğuk ve yağışlı havalarda vücut ısılarını dengeleyebilmek için enerji ihtiyaçları artacaktır.

Koyun beslenmesinde başlıca enerji kaynakları; ot, tahıl, tarımsal ve gıda artıklarıdır. Yüksek enerji yönünden sırasıyla tahıl, yağlı tohum küspesi ve melas, daha sonra da kalitesine göre yem bitki ve samanlar izler.

Enerji yetmezliği durumlarında hayvanlar varsa vücut yağ depolarını (kuyruk yağlı koyunlarda) devreye sokarak kullanır, yoksa proteinler harcanarak eksikliğin giderilmemesi durumunda ise hayvanın ölmesi ile sonuçlanabilir.

Protein

Vücut dokularının büyüme ve yenilenmesi gibi temel yapıtaşlarını oluşturan madde proteindir. Geviş getiren hayvanların yeteneklerinden birisi de vücuduna aldığı azotlu bileşikleri, rumen fermantasyonu ile proteine dönüştürmesidir. Küçükbaş hayvanlarda yaş ilerledikçe protein ihtiyacı azalmakta, dişilerde ise gebelik ve laktasyon dönemlerinde ihtiyaç artmaktadır.

Protein kaynakları; baklagil tohumları, pamuk, soya, ayçiçeği küspesi gibi yağlı tohumlar ve yonca gibi baklagil yem bitkileridir. Orta kalitedeli meralar ve kuru otlar hayvanların protein ihtiyaçlarını karşılarken aşım, gebelik ve laktasyon dönemlerinde protein takviyesi yapılmalıdır.

Vitamin

Verimli meralar, küçükbaş yetiştiriciliğinde gereken vitaminleri ya da en azından vücudunun sentezlenmesini sağlayan ön maddeleri bulundurur. Ancak beslenmelerde yağda eriyen vitaminler olan A, D ve E vitaminlerine özel bir önem verilmelidir.

A vitamini dışarıdan alınan bir vitamindir. Sindirim, üriner, solunum ve üreme sistemindeki epitel hücrelerin bütünlüğünü koruyarak, embriyonun şekillenmesi, büyüme, görme ve bağışıklık faaliyetlerinde görev alır.

D vitamini, dışarıdan gıda ile alınabilirken güneş ışınları ile de vücuda alınabilir. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ile iskelet yapısını oluşturan D vitaminleri, güneşte kurutulan otlarda bulunmaktadır.

Vücudun ana antioksidan maddelerinden olan E vitamini, lipid koruyucu etkisiyle hücre zarı yapısının bozulmasını engeller ve dokuları korur.

A,D ve E vitamini ihtiyacının, yavru ve anne sağlığı için gebeliğin son 3 ayında çok daha fazla artacağı unutulmamalıdır.

Mineraller

Canlı organizmalar tarafından sentezlenemeyen mineraller, dışarıdan alınmalıdır. Geviş getiren hayvanlar, mineral eksikliğinde sağlık sorunları ile karşılaşır.

Yemlerin 1 kg kuru maddesinde yaklaşık 250 mg’dan veya her kg vücut ağırlığında 50 mg’dan fazla miktarda bulunan mineral maddeler makro mineral (Ca, Na, Cl, Mg, P, K, S), az bulananlar ise eser mineraller (Fe, Cu, Co, Zn, Mn, Mo, Se, Cd, Cr, Br, F, I) olarak tanımlanır.

Bitkilerin mineral madde içerikleri bitki türüne, toprak yapısına, gübreleme ve vejetasyon dönemine göre de değişiklik gösterebilir.



 WHATSAPP
 İLETİŞİM FORMU